Kamuoyunda HES kısaltması ile bilinen hidroelektrik santraller suyun enerjiye dönüştürüldüğü yerlerdir. Sıvının yükseltilmesi sonucu ilk olarak mekanik enerjiye ve bu enerji de elektrik enerjisine dönüştürülür. Doğal veya yapay yöntemlerle belirli bir yüksekliğe ulaştırılan su, kendi seviyesinden daha düşükte yer alan tanklara düşerken elektrik enerjisi üretir. Hidroelektrik santrali orman izni verilen alanlara kurulabilir. Yeryüzündeki elektrik ihtiyacının büyük bir bölümü bu sistemlerle sağlanır. Dünyanın tamamında %19’luk elektrik enerjisini sağlayan sistem ile yenilenebilir enerjinin de %69’unu karşılamaktadır. Yenilenebilir enerji günümüzün en moda konuları arasında yer alır. Yenilenebilir enerji ise doğal akışı devam ederken ortaya çıkan enerjinin tekrardan kullanılabilir hale getirilmesidir. Yenilenebilir enerji çeşitleri arasında güneş enerjisini, rüzgâr enerjisini ve hidroelektrik enerjisini sayabiliriz.
Ülkemizde 150 adet civarında HES bulunmaktadır. Ülkemizde kullanılan elektriğin yaklaşık %20’si bu kanal üzerinden sağlanmaktadır. Medyaya konu olan Hidroelektrik santrali orman izni yapılan titiz çalışmalar sonucunda verilmektedir. Doğal olmayan her yapıda olduğu gibi hidroelektrik santrallerinde iyi ve kötü tarafları bulunmaktadır. Belli bir bölgede HES yapılması düşünüldüğünde ilk refleksler daima olumsuz olur. Bölge halkı doğal nedenlerle kendi bölgelerinde büyük tesisler yapımına ve suyun yer değiştirmesine karşı çıkmaktadır. Santralin ve barajın yatırım maliyetleri son derece yüksektir. Yani hidroelektrik santral yapımı külfetli bir iştir. Kar ve zarar dengesinin doğru hesaplandığı ve ihtiyaç bulunması halinde yapılması önerilir. Baraj yapılmadan önce alanda yapılacak çalışmalar ve projelendirmeler de yüksek maliyetler içermekte ve bazı durumlarda çalışmaların tamamlanmasına rağmen bölgedeki santral yapımı işinden vazgeçilmektedir. İşin ekonomik boyutunun dışında çevre halkı tarafından istenmeme sebebi ise santrallerin çevredeki doğal yapıya zarar veriyor olmasıdır. Bu durum kitlesel protestoların yaşanmasının en büyük nedenleri arasında üst sıralarda yer alır. İlgili coğrafya üzerinde bulunan kültürel mirasın ve tarihi eserlerin yok olmasına sebep olan yapılar tüketilen suyun kalitesini de bozmaktadır. Büyük alanlara kurulan tesis için çevre de büyük bir ağaç kesimi de zorunluluklar arasındadır.
Yapılan tesisin ise kullanım maliyeti düşük olan su üzerinden enerji sağlıyor olması ise en büyük avantajlar arasında sayılmalıdır. Hava kirliliği üzerinde de olumsuz bir etkisi bulunmayan HES’lerin kurulduğu çevre üzerinde bazı olumlu tesirleri de bulunmaktadır. Hidroelektrik santrali orman izni alınmış bir tesis bölgenin su ihtiyacını karşılar, iklim üzerinde yumuşama etkisine yol açar, santral bölgeye kolay ulaşılabilirlik de getirir ve civardaki tarım arazilerine daha kolay su ulaşımı sağlanır. Türkiye’de önemli enerji kapasitesi ile bilinen barajlar arasında Atatürk, Keban, Karakaya, Özlüce, Gökçe kaya ve Obruk Barajı ve Hidroelektrik Santrali sayılabilir. Bölgede yapılan balıkçılığın artması ile birlikte çevre turizmi de bu durumdan olumlu şekilde etkilenir. Hidroelektrik santraller Akarsu, depo, med-cezir, depresiyon gibi çeşitlere ve çalışma prensiplerine yarılır.